ManşetTurizm

Akdeniz’in İncisi Girne

Merhabalar, sizlerle “Sosyal Girneli” gazetesinde buluşup, Girne ve Turizm ile alakalı yazılar paylaşacağım.

Genç yaşta girdiğim turizm sektöründe yıllarca butik otel, farklı konseptli restoranlar ve 5 yıldızlı otellerde çalışıp özellikle yiyecek – içecek, önbüro ve pazarlama (ösosyal medya aracı ile) gibi departmanlarda yöneticilik tecrübesi kazanarak, kendimi geliştirme fırsatı buldum.

Şu an özel bir üniversitede akademisyenlik yaparken, seçilerek layık görüldüğüm Girne Belediyesi Meclis Üyeliğini Turizm Komitesi Başkanı olarak yürütmekteyim. Bu ilk yazımda başlık olarak geçen haftalarda bir TV programında yaptığım “Kıbrıs Akdeniz’in midyesiyse incisi de Girne’dir” benzetmesini kullanmayı uygun gördüm.

2022 yılında, 2021 yılına nazaran Covid-19 pandemisi sonrası rakamlar anlamında yaraların sarıldığı ve neredeyse üç katı turistin ağırlandığı bir yılı geride bıraktık.

Ülkemize gelen ortalama 1 milyon ziyaretçinin 15 bine yaklaşan yatak kapasitesi ve bu kapasitedeki %55 payı ile Girne, tarihi zenginliği, eşsiz atmosferi, sosyo-kültürel değerleri ve doğal güzellikleriyle Kuzey Kıbrıs’ın turizm başkentidir.

Girne’nin en ünlü turistik noktalarından biri Girne Kalesi’dir ve bu kalenin tarihi geçmişi 7. yüzyıla kadar yani Bizans Dönemine kadar uzanır. Sadece bu kalenin içerisinde farklı alan ve müzelerde yer alan tarihi değerler bile Girne’ye milyonlarca turisti çekmek için yeterlidir.

Bunun sebebi bu değerlerin Venedik Kulesi’nden, Luzinyan Zindanları ve Kulesi’ne, Vrysi Neolitik Yerleşim Yeri’nden, St. George Kilisesi’ne, Sarnıç, Akdeniz Köyü (Agia Irini) ve Kırnı Mezarları’na ve hakkında ayrı bir makale yazılabilecek Batık Gemi Müzesi’ne kadar birçok ürünü içeriyor olmasıdır. Ürün demişken, turistik üründen bahsediyorum ki bu ürünler günümüzde dijital platformlarda ülkelerin en büyük ziyaretçi çekme silahlarıdır. Şeftali kebabı da gastronomik olarak ülke turizmi adına çok önemli bir ürünümüzdür mesela..

Hazır Girne Kalesi’ne değinmişken, tarihi 3000 sene öncesine dayanan Girne Antik Limanı’na da değinelim. Liman burayı ziyaret edecek olan insanlara hem tarihi hem de pitoresk bir atmosfer sunar. Ziyaretçiler burayı dolaşırken, restoranlarda yerel lezzetleri tadabilir, küçük dükkânlarda Kıbrıs’a ve Girne’ye özgü hediyelik eşyalar bulabilirler. Girne Antik Liman ve Girne Kalesi’ni bu yazımda biraz uzun tuttum. Diğer yazılarımda farklı turistik alanlara, kültürel ve tarihi değerlerine değinerek detaylı bir şekilde yer vereceğim.

Girne’nin diğer önemli tarihi yapısı, Walt Disney’e ilham olduğuna inanılan ve Yüzbir Evler Efsanesinin başkenti St. Hilarion Kalesi’dir. Bu kale, Ortaçağ’dan kalma ve efsanevi bir görüntüye sahip olan en iyi korunmuş kalelerden biridir. Ziyaretçiler, kaleye tırmanırken, muhteşem manzaralar görüp, Kıbrıs’ın tarihi ve doğal güzelliklerini bir arada deneyimleme fırsatı bulabilirler.

Tarihi mekânların yanı sıra Girne’de doğal güzellikler de bulunmaktadır. Kıbrıs’ın sömürgesi olduğu dönemde İngiliz aristokrat kesimin keşfedip yerleştiği Karaman (Karmi) köyü yürüyüş yolları, doğal ve tarihi güzellikleri ile öne çıkan bir köydür. Fransızca güzel yer anlamına gelen Bellapais Köyü ise, Girne’nin eteklerinde yer alan sessiz ve huzurlu bir köydür. Bellapais Manastırı, bu köydeki en önemli tarihi yapıdır ve Ortaçağ dönemine ait bir manastır olarak bilinir. Ziyaretçiler, bu tarihi mekânın büyüleyici mimarisini keşfedebilir ve etkileyici manzaralar eşliğinde yürüyüş yaparken, bölgede yer alan restoranları ve turistik ürün satan dükkânları keşfedebilirler.

Girne ziyaretçilerine daha sonraki yazılarımda detaylandırarak yazacağım pek çok farklı alanda turistik ürün sunmaktadır bunların başında doğa severlerin piknik yapabilecekleri alanlar ve yürüyüş yolları, günümüzde turizm ile gastronomi kavramları iç içe geçmişken zengin mutfağı ve gastronomik ürünlerin sergilendiği restoranları, kafeleri, farklı konsept ve pansiyon tipleri ile konaklama hizmeti sunan butik, küçük oteller ve beş yıldızlı otelleri, tarihe yolculuğa çıkaran Türk Mahallesi, Bandabuliyası, Zeytinlik Zeytin Festivali ve Ozanköy Pekmez Festivalleri ve Bellapais İpek Koza Günleri gibi yıl boyu farklı tarihlerde düzenlenen kültür sanat faaliyetleri, Caretta Caretta’lara ev sahipliği de yapan Alagadi gibi masmavi denizleri (yenilenen Antis ve Kervansaray plajları vb.) ve güneşin ziyaretçileri selamladığı mükemmel iklimiyle 3S turizmine (Deniz, Kum, Güneş) ve 7’den 70’e herkesin eğlenebileceği farklı eğlence mekanlarına sahiptir.

Tüm bunlar ele alındığında turizmde erişilebilirlik ve erişilebilir tesislerin artırımı, eko-turizm ve sürdürülebilir seyahat gibi kavramların uygulamaya geçmesi, dijitalleşme ve sosyal medyada daha aktif bir rol oynayan Girne’deki ziyaretçi sayısını birkaç yıl içerisinde 10 katına çıkarmak hayal değildir. Kasım ayında gelen yabancı turistlerin bile denize girdiğini düşündüğümüzde ülkedeki turizmi yıl boyu canlı tutabiliriz demektir. Tek yapmamız gereken turizm sektörünün gücünü ortaya çıkarabilecek devlet ve özel kuruluşları doğru kullanmak, doğru plan ve stratejilerle tüm paydaşların aktif hale gelmesini sağlamaktır.

Dünyanın birçok kenti sosyal medya platformlarında örneğin Youtube kanallarında paylaştıkları tanıtım videolarına ek ‘Shorts’ veya Instagram kanallarında ‘Reels’ (kısa süreli videolar) ki doğru hashtag(#)’lerle milyonlarca ziyaretçinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Neden ülkemizde Girne gibi bir kentimiz varken ve farklı dillerde bile ‘Kıbrıs’ sözcüğü Google’da aralıp Girne karşımıza çıkıyorken ziyaretçi çekmekte zorlanıyoruz. Bunun en temel sebebinin ülkemize direkt uçuşun olmadığı mazaretine sığınmaktansa, Türkiye – Kuzey Kıbrıs sefer fiyatlarını nasıl düşürebileceğimiz üzerinde çalışıp, Güney kesiminden gelebilecek yabancı turist potansiyelinin (özellikle onlar için daha uygun hale gelen kur farkları) ve özellikle kumar turizminden gelen misafirleri orada tutarak, bunun dışındaki turizm modellerinin farkına varmamız gerekmektedir. Fakat bunları gerçekleştirebilmek için alanında tecrübe sahibi ve eğitimli kişileri bir araya getirmeliyiz.

Gastronomi üzerine uzman birkaç kişiye gastronomi haritası oluştur demek yerine ülkedeki profesyonel kokartlı rehberleri, üniversite akademisyenlerini ve hatta gastronomide yoğrulmuş akademide görev yapan eğitmen şefleri kullanmalıyız. Bu örnek yürüyüş parkurlarını haritalamak vb. şeklinde çoğaltılabilir. Bunun yolu ise önce turistik ürünlerimizi önce tanıyıp, potansiyellerinin farkına varıp, daha sonra doğru pazarlama ve tanıtım stratejileri ile dijital platformlar ağırlıklı olmak üzere ziyaretçi etkileşimini sağlamaktan geçmektedir.

Benzer Haberler

Başa dön tuşu