BeslenmeGündemKıbrısManşetÖzel HaberSağlıkToplum

Çölyak Hastalığı Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Çölyak hastalığı tüm vücudun sistemlerini etkileyen otoimmun bir hastalıktır. Çölyak hastalığı ne bir glüten allerjisi ne de bir glüten intoleransıdır.

Tek tedavi yöntemi tüm glüten içeren gıdaların ömür boyu diyetinizden çıkarmak ile gerçekleşebilir. Diyetisyen yardımı alarak doğru bir diyet protokolü ile (glütensiz beslenerek) çölyak hastalığı ve size rahatsızlık veren semptomlardan tamamen kurtulabilirsiniz. Teşhis konduktan sonra bazı insanların iyileşmesi ve semptomlarından tamamen kurtulmaları daha hızlı iken bazı bireylerin iyileşmesi bağırsakta bulunan villuslarda meydana gelen hasara göre 2 ile 5 sene arası sürebilmektedir. Bilinenin aksine çoğu bireyde semptom olarak karında şişkinlik, ağrı, hazımsızlık, kabızlık veya ishal görülmeyebilir. Böyle semptomlar sadece çölyak olan hastaların %25’inde görünür iken daha farklı yani otoimmün olduğundan vücudumuzda bulunan birçok sistemi aynı anda etkileyebilmektedir. Özellikle yine en önemli belirtiler halsizlik, kronik yorgunluk, vücutta kronik ağrılar, bir anda ani kilo kaybı, beyin bulanıklığı tam net düşünememe, palpitasyon (çarpıntı), infertilite (kısırlık),cilt ile alakalı sorunlar, ağız içi yaralar (ağız içi ülser), Nöropati, Hashimoto Tiroidi, Tip 1 Diyabet, Anemi ve Laktoz İntoleransı gibi bir çok semptom ile kendini gösterebilmektedir.

Çölyak teşhisi konulması için 3 önemli testten bahsedebiliriz;

Çölyak teşhisi konabilmesi için üç önemli test bulunmaktadır, bunlardan birincisi genetik test, çölyak olabileceğinizi gösteren genlere sahip olduğunuzu öğrenmek özellikle aileniz de çölyak var ise iyi olabilir, anne ve babanızda çölyak hastalığı var ise size genetik olarak geçme olasılığı %10’dur. Ailenizde çölyak teşhisi konmuş bireyler mevcut olduğu zaman veya çölyak genlerini taşıyorsanız 5 senede bir çölyak testi yaptırmanız size tanı konulabilmesi için önem taşımaktadır.

Diğer ikinci bir test ise kanda antikor bakılması ile teşhis edilmektedir. Bu test özellikle Haziran 2020 tarihinde Covid-19 sonrası teşhis için önem kazanmıştır, öncesinde teşhis için altın standart olarak belirlenen endoskopi, ince bağırsaktan parça alınarak villusların hasarını ölçerek çölyak teşhisi konulması için çok önemli iken, özellikle çocuklar için zor olan bu prosedür artık kan ile daha rahat bakılabilmektedir. Kan testini 2 kere yaptırmanız güvenli ve doğru sonuç için gerekebilmekte, çünkü yalancı negatif birçok kez yanıltıcı olarak ortaya çıkabilmektedir ve özellikle hem endoskopi hem de kan testinin doğru çıkabilmesi adına 6 hafta boyunca günde 2 dilim ekmek kadar glüten içeren gıda tüketilmesi testin doğru çıkabilmesi için çok önemlidir, uzun süre glütensiz beslenen bireyler test yapmamalıdır.

Çölyak hastalığı hayatınızın herhangi bir evresinde ortaya çıkabilir!

Gün geçtikçe çölyak ile karşılaşan insan sayısı git gide artmakta, bu 1990’dan 2011’e kadar vaka sayısında 4 katı kadar artış olmuştur. En çok insanlara 40 ve 60 yaş arasında teşhis konulmaktadır. Bilinenin aksine çölyak hastalığı her yaşta gelişebilir ve teşhis konulduktan sonra yüzde %2-5 başka bir otoimmun hastalık gelişme riski bulunmaktadır. Fakat çölyak olan insanların %75 çölyak teşhisi alamamış ve habersiz şekilde hayatlarına devam etmekteler, özellikle IBS (iritable bağırsak –hassas bağırsak sendromu yasayan)  hastaların aslında yüzde %25’inde alta yatan ve gizli sebebinin aslıda glüten intoleransı olduğu ortaya çıkabiliyor. Çocuklarda belirtiler gözlemlemeniz mümkün özellikle sindirim sorunları, sürekli kronik burun akıntıları ve alerji durumları çocuğunuzda çölyak olduğuna işaret olabilir.

Dünyada 80’den fazla Otoimmün hastalık bulunmaktadır ve bunların bazısı genetik geçişli olmasının yanı sıra çoğu çevresel faktör ve belli başlı bakteri ve virüslere maruz kaldıktan sonra ortaya çıkmaktadırlar. Otoimmün hastalıkların en belirgin ortak noktası Bağırsak yapısının bozulması ve florada dengesizliklerin meydana gelmesi sonucu orda yaşayan canlılar yani mikrobiyotamızda oluşan dengesizlik yüzünden bağışıklık sistemimizin çok fazla alevlenip kendi vücudumuza ve dokularımıza zarar vermesinden kaynaklanmaktadır. Çölyak ta bu saldırı glüten yenildiği zaman vücudun glüteni bir yabancı olarak görüp ona saldırması sonucu bağırsaklarda hasar meydana gelmektedir. Kendi vücudumuzun bağırsak iç çeperinde bulunan ve tüm yediğimiz gıdaların emilimi için hayati önem taşıyan villusların hasarlanması sonucu, uzun dönemde birçok ciddi sağlık sorunları ve gastrointestinal malignensiler gelişebilmektedir.

Çölyak olan birçok bireyde Sekonder Laktoz Intoleransı gelişmektedir, bunun ana nedeni süt ürünlerinde bulunan laktoz şekerinin ince bağırsaklarda villusların salgıladığı laktaz enzimi ile Parçalanması sonucu vücudumuza emilmektedir, fakat çölyak olan bireylerde villuslar hasar görmesinden ötürü laktaz enzimi salgılanmamakta ve yenilen süt ürünlerine karşı bağırsaklarda hassasiyet, şişkinlik ve gaz gelişmektedir. Glüteni hayatınızdan çıkarttıktan birkaç ay veya oluşan hasara göre birkaç sene sonra bağırsak içi duvarınız tekrar yapılanıp villuslar eski fonksiyonlarını kazandıkları zaman vücudunuzun laktaz enzimini baştan salgılayabilir ve laktoz intoleransınızdan kurtulmanız mümkündür. Bu süre zarfında en az 6 ay için hayvansal süt ürünlerini hayatınızdan çıkarmanız bağırsakların dinlenmesi ve tamiri için çok önemlidir.

Çölyak hastalarında ınflanmasyon, vitamin ve minereal eksikliği:

Özellikle çölyak hastalığında bağırsak içi villuslarında meydana gelen hasar yüzünden ve sıkı bağların yıkımı sonucu uzun süreli fakat düşük doz vücudumuzda inflamasyon oluşmaya başlar. Özellikle villusların bozulması sonucu bireylerde en önemli görünen sorunların başında belli başlı vitamin ve mineral eksiklikleri (malabsorbsiyon) gelişmektedir. Bunların en başında Demir eksikliği/Anemi,B12 eksikliği, Folic acid, Iyot, Kalsiyum ve D vitamini eksikliğidir. Çölyak teşhisi konmuş bireyler mutlaka her sene rutin kan tahlillerini yapmaları çok önemlidir, eksikliklerini gerekir ise takviyeler ile tamamlamaları sağlıklarını koruyabilmek için çok önemlidir. Özellikle hamile kalmayı düşünen çölyak hasası kadınlar folic acid ve kalsiyum seviyelerine baktırıp, ona göre uygun takviyelere başlamaları önerilmektedir. Hamile kalmadan önce bir kadın 400 mcg Folic acid alır iken çölyak teşhisi konmuş bir kadın hamile kalmadan önce 5mg kadar Folic acid almak durumunda kalabilir. Ayrıca normal bir bireyde günlük kalsiyum ihtiyacı 700 mg iken Çölyak olan bir insanın kalsiyum ihtiyac günlük 1000mg çıkıyor, özellikle çölyak hastası olan bireylerin DEXA Yaptırmaları(kemik tarama ve ölçümü) kemik kırıklarını önlemek adına çok önemlidir.

Çölyak teşhisi konmuş bireyler çölyağını yönetebilmek ve doğru bilgilenmek adına çölyak konusunda deneyimli bir diyetisyen ile çalışmanız ve ilk etapta besin ve ürün seçimlerini doğru yapmanızda kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca dışarda sosyalleşip restoran menülerinden seçim esnasında tedirginlik yaşama şansınızı minimuma düşürecektir. O yüzden profesyonel yardım alarak hayatınıza daha kısa bir sürede normal ve sağlıklı şekilde devam edebileceksiniz. Bir besin içerisinde Yenilen bir ekmek kırıntısı kadar glüten bağırsaklarda glütene karşı reaksiyon başlatıp tekrardan hassasiyet yaşamanıza sebebiyet verecektir, o yüzden glüten içeren bir dilim ekmeğin yüzde birini bile tüketmek size zarar verebilir, ürün seçimlerini ve etiket okumayı çok iyi bilmek ve özellikle gizli glüten içerebilecek ürünleri öğrenmek adına yardım almanız ve özellikle diyetinizden belli ürünleri çıkarır iken yerine mutlaka doğru, sağlıklı ve dengeli bir diyet oluşturmanız adına destek almak kaçınılmazdır. Herkese sağlıklı güzel günler dilerim.

Benzer Haberler

Başa dön tuşu