GenelManşetSağlık

Dişlerimizi Unutmayalım!

Sevgili Girneliler, bugün sizleri içinde bulunduğumuz durumlarda ağız ve diş sağlığımızı nasıl korumamız gerektiği ile ilgili bilgilendirmeye çalışacağım.

Öncelikle sars-cov2 virüsünün yarattığı bu kaotik ortamda hatırlatmalıyım ki en büyük risk grubu olan mesleklerden biri de diş hekimliğidir. Evet, diş hekimleri şartların normal olduğu dönemde bile enfekte (HİV Hepatit C gibi) hastaların tedavilerini yapıyor. Çapraz enfeksiyondan hem kendimizi hem de hastaları korumak için aldığımız önlemler eğitimimizde çok önemli bir yere sahiptir. Fakat bulaşma oranı bu denli yüksek olan virüsle ilgili biraz bilgi verirsem şu an neden sadece acil tedaviler yaptığımız konusunda sizleri aydınlatmış olurum.

Sars-cov2 virüsünün adının parçası olan SARS zaten Severe Acute Respiratory Syndrome’un kısaltması. Yani basit bir çeviri ile ağır akut solunum sendromu. Ama sakın diğer viral solunum hastalıklarını düşünüp gardımızı indirmeyelim! Çünkü Covid19 bulaşıcılığı yüksek bir solunum hastalığı!

Diğer viral solunum hastalıkları ile Covid19’u kıyaslayan Prof. Dr. Akiko Iwasaki şu sonuçlara ulaştı; Bireye bulaşma ihtimali Grip %10-20, SARS %10-60, MERS %4-13 iken Covid19’un bulaşma oranı %30-40 arasında değişiyor.

Prof. Dr. Akiko İwasaki’nin bulaşma oranı ile ilgili verdiği bilgiye hekimin hasta ile olan yakın kontağına bir de kullandığımız aletlerin hava ile çalışması sebebiyle yayılan aerosollar, tükürük ve kana maruz kalmamızı da eklediğimizde yayılma riskinin ne derece yüksek olduğunu anlamış oluruz. Bu süreçte acil olmayan işlemler için diş hekimine gitmek sadece bir hastanın hekime Covid19 bulaştırması değil, bir hastadan bu hastalığı alan hekimin yüzlerce hastaya daha bulaştırma riskinin üzerine gitmek demektir. Bu sıraladığım sebepler sonucunda sadece acil tedaviler yapmak zorunda olduğumuzun anlaşılması pek de güç değildir.

Şimdi gelelim evimizde yapmamız gerekenler ile ilgili konuşmaya.

Öncelikle bu dönemde evimizde uygulayacağımız ağız ve diş bakımımızın daha da önemli bir hale geldiğini tekrardan hatırlatmak isterim. Periyodik muayenenizi kaçıracak olmanıza evde sıkıntıdan yemek yeme işini biraz abartma potansiyelinizi de eklediğimizde dişlerimizin için riskli günlere girdik diyebiliriz. Tabii bazılarımız da sosyalleşmenin riskli olduğu bu günlerde ağız ve diş sağlığını ‘’kozmetik’’ bir işlem gibi düşünebilir ki bu yapabileceğimiz en büyük hata olur. Ağız ve diş sağlığı sadece dişlerimizin beyaz olması demek değildir. Sağlıklı diş etleri, kokusuz bir ağız gibi oral bölgeyi ilgilendiren durumlar yanında şunu da unutmamalısınız ki sağlık ağızdan başlar! Ve kötü bir ağız ve diş sağlığı birçok hastalığa davetiye çıkarabilir.

Öncelikle ‘’bunu biliyoruz zaten!’’ diyeceğiniz diş fırçalamayı konuşalım!

Eğer diş fırçanız eskimişse hemen değiştirin. Diş fırçalama işlemi günde EN AZ İKİ KEZ olmak üzere minimum 2-3 dakika sürecek şekilde yapılmalıdır. Bunu şu şekilde hayal edebilirsiniz. Diş fırçası dişlerimizin her yüzeyine en az 10 kez temas etmelidir. Bu şekilde diş fırçaladığınızda süre kendiliğinden ideal düzeye gelecektir. Diş fırçalama işlemi inatçı bir lekeyi sökmeye çalışırmışçasına yapılacak bir işlem değildir. Diş fırçasını gereğinden fazla kuvvetle bastırmak ilerde dişeti çekilmesi gibi problemlere merhaba demenizi sağlayabilir! Dişlerinizi fırçalarken sanki diş etlerinize masaj yapıyormuş gibi dairesel hareketler yapmalısınız. Buna ek olarak diş etinden dişe doğru (yani pembeden beyaza doğru diyelim) süpürürcesine hareketler yapmak da yararlı olur. Ayrıca dilimizi de iyice temizlememiz gerektiğini buraya eklemeliyim!

Sadece diş fırçalamak görünen bölgelerdeki bakteri plağını temizlemek anlamına gelir. Bu yüzden diş ipi kullanımı diş aralarındaki artıkları temizleyip dişlerimizin görünmeyen kısımlarındaki bakteri plaklarını temizlemek adına kesinlikle hayatımızda olması gereken bir işlemdir. Ama burada tekrardan bir uyarı bırakayım. Diş ipi ile diş araları temizlenirken dişetine yapılacak gereksiz baskı ilerde dişeti problemleri yaşamanıza sebep olabilir.

Tabii unutulmaması gereken bir diğer işlem ise sıvı ağız bakımı ürünleridir. Sıvı ağız bakımı ürünleri günde en az iki kez 30 saniye boyunca kullanıldığında bakteri plağı oluşumuna karşı sizleri 24 saat boyunca koruyabilir.

Fakat iş sadece temizlemekle bitmiyor! Bu süreçte yiyeceğimiz ve içeceğimiz birçok şekerli ürün ağzımızda bakteri plağı oluşumuna sebebiyet verebilir. Mesela şeker içerikleri yüksek olan gazlı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler içilebilir. Bol olan boş vaktimizde saldırdığımız abur cuburlar yerine periyodik muayenenizi yaptırmanızın riskli olduğu bu dönemde meyve ve sebzeye yönelmek ağız ve diş sağlığınız adına çok doğru bir hareket olur. Bu tarz ufak değişimlere eğer bol sıvı tüketimini de eklersek oral ortam yeterince nemli olacaktır. Bu tükürük miktar ve akış hızının artması demektir. Tükürüğün bakterilerin oluşturduğu asidi nötrlemek ve mikroorganizmaları diş yüzeyinden uzaklaştırarak mekanik bir temizlik gibi faydaları vardır. Özellikle sigara içenlerde yaşanan tükürük akış hızı azalması ve ağız kuruluğu hem ağız kokusuna hem yaygın diş çürüklerine hem de dilde çatlaklar görülmesine sebep olur.

Tabii bu işin maddi boyutunu da eklemeliyim ki bazı okurlarımız bu işi biraz daha ciddiye alsın. Bugün dişlerimize iyi bakmazsak yarın dişlerimiz de cebimize hiç iyi bakmayacak. Ne kadar iyi bir ağız ve diş bakımımız olursa aynı oranda sağlıklı oluruz ve cebimizden gereksizce büyük miktarlar çıkmaz.

 

Evet sevgili Girneliler, bu zor günlerde evde uygulayacağımız ağız ve diş bakımımızın önemini anlatmaya çalışıp bir iki ufak öneri vermeye çalıştım. Biz Girnelilerin yeme ve içme alışkanlıklarına ters birşeyler söylemiş olma ihtimalim var. Bu yüzden bana kızmayın.

Girne’nin Tufi’sinden sevgiler

Benzer Haberler

Başa dön tuşu