Manşet

Genç Yazarımız Doğukan Kıvılcım Besimler

Röportaj: Ahmet Said Sayın

Doğukan 18 yaşına yeni basmış yetenekli bir kardeşimiz, o bir Girneli. Önemli bir yönü ise, yaşıtlarının hatta ondan büyüklerin de bilemediği birçok konuda bilgi sahibi olması. Eski ve unutulan yöntemlere olan merakı ve olayları derinlemesine incelemesi onu ayrı kılıyor.  Bunu, bir süre önce kaybettiği nenesinin yanında büyümesine bağlıyor. Doğukan, tartışmasız kentimizden yetişen belki de ülkemizin en genç yazarıdır, kısa süre önce çıkarmış olduğu kitabı ve gelecekte neler yapmak istediği hakkında onunla güzel  bir röportaj yaptık.

Doğukan, bize biraz kendini tanıtmanı istiyoruz

26 Ağustos 2002 tarihinde Girne’de doğdum. Kök Girneliyim. Çok küçük yaşımdan beri babaanneme dedemin yanındayım. Bizi bu yaşa kadar babaannem büyüttü. Çünkü annem ve babam çalışıyorlardı. Ben özellikle liseyi Güzelyurtta, meslek lisesinde okuduğum için daha çok babaannemin yanında kaldım. Dolayısı ile Nenemin üzerimde büyük bir etkisi var. Aklımda farklı planlar var, AB Bursuna başvurmayı ve dil eğitimine gitmeyi planlıyorum. Ancak esas hedefim Oxford şehrinde Gastronomi okumak.

Yazarı olduğun Aşk-ı Şedid ve Harp kitabının yazım sürecinden bize bahseder misin?

Çocukluğumdan beri nenemle kalmamdan dolayı onların özellikle 1974 yılında yaşanan savaş ile ilgili anlattığı  anıları çok iyi öğrenmiştim. Bir taraftan da klasiklerive aşk üzerine romanlar okumayı çok seviyordum. Çalıkuşunu tam 35 kez okumuşumdur. Bunların dışında bu kitaba başlamadan önce bu anıları ben de başkalarına aktarmak istiyordum. Bu süreçte hem okuma hem de dinlemelerimden dolayı bir aşk hikayesi kurguladım ve sentezlediğim bu bilgileri o şekilde aktarmaya karar verdim.

Kitabın konusu nedir, bu nasıl bir aşk?

Çok imkansız gibi görünen ama aslında mümkün olmuş bir aşk. Bir Türk kızı ile bir Rum gencinin aşkı ve savaş.

Ancak bunların sadece romanlarda kalmadığını, çevremizde de böyle yaşanmışlıkların olduğunu biliyoruz, hiç tanık oldun mu?

Evet, biliyorum ama bu durumda olan bir çift ile henüz tanışmadım. Benim yazdıklarım tamamen benim hayalimde kurguladığım bir öyküdür. Ancak geçtiğimiz günlerde öğrendim ki gerçekten benim yazdıklarıma çok benzer,zorluklarla yaşanmış  gerçek bir aşk öyküsü varmış.

Başka öykü ve romanlar yazma tasarın var mı? Belki başka insanlarla tanışmak başka ilhamlar da verebilir sana.

Bu kitaba başlamadan önce  daha doğrusu bu kitabım yayınlanmadan başka bir çalışmaya daha başlamıştım. Onu bitirdikten sonra bunun yani Aşk-ı Şedit ve Harp’ın devamı da olacak ve onu da yayınlayacağım.

Peki bu kitabı yayınlaman nasıl mümkün oldu, henüz çok genç biri olarak kitap basmak kolay mıydı?

Bu kitabın basımı çok zor oldu, çok uğraş ve emek isteyen bir süreçti Diyebilirim ki, kitabın basımı yazmasından daha zor bir süreçti. Çünkü maliyeti 1500 Euro civarındaydı ve bunu karşılamam olanaksızdı. Sponsor bulmak gerekiyordu. Bin adet basma kararı almıştım. Üç ay boyunca kitabı basacak bir sponsor aradım ama bulamadım. Durum böyle olunca da sevgili dedem sponsor olarak kitabı basmaya karar verdi ve kitabı dedem bastırdı. Herkese böyle dede nasip olmaz. Dediğim gibi nenem ve dedem benim için çok önemli insanlardır.

Doğukan, bildiğimiz kadarı ile Kıbrıs’ın en genç yazarısın ve yetenekli bir gençsin. Bu konuda ne söylemek istiyorsun?

Doğru, öyle olmalı. Çünkü yazmaya 15 yaşında başladım, kitabı ise 17 yaşında bastım. On yedi yaşında yazan başka bir yazar daha vardı ama on yedi yaşında yazıp basan sanırım ki benim.

Doğukan, sen bir tek yazın konusunda değil, başka konularda da yeteneklisin, Kıbrıs Kültürüne sahip çıkan bir gencimizsin.

Evet, mesela haftada bir kez köy fırınımız yanar, mutlaka çörek ve ekmek yaparız. Yoğurdu hiç dışarıdan almayız, ben yapıyorum. Buna benzer bir çok konuda çalışıyorum ki bunlar unutulmasın ve yaşamaya devam etsin. Mesela islimle ve maltız ocağı ile yemek pişirdim, zaten gastronomi benim şahsi merağımdır. Ülkemize ait her şeyin yaşamasını ve hiç unutulmamasını istiyorum.

Kitaba dönecek olursak, yazı dilinde Kıbrıs Türkçesini kullanmak fikri nasıl gelişti, çünkü yazarlar genellikle böyle bir şeyi pek tercih etmezler. Yerel aksanlar ve yöresel ağızlar ile kitap yazmak yeni başlamış bir akım.

Arkadaşlarım benim konuştuklarımı çoğu zaman anlamazlar, çünkü dediğim gibi ben Türkçe yanında Rumcadan da ödünç aldığımız “horgadika” sözcükleri de kullanmaktayım. Köy Rumcasından sözcükler öğrenmeye başladım ve ilerlettim, artık okuyup yazmaya da başladım. Bunlar dilimizde olan sözcüklerdi ama artık unutulmaya başladı. Ben unutulmasını istemiyorum. O sebeple kullanıyorum. Sözlüğü açıp yeni bir kelime öğrenmeyi çok severim. Çift dilli bir sözlüğüm var ve sürekli onu okurum. Duymadığım bilmediğim on veya on beş kelimeyi öğrenmeye çalışır ve onları günlük yaşamda kullanırım.

Peki Romandaki karakterlemizi biraz tanıyalım, nasıl tanıştılar? Kimdiler?

Bu bir yıldırı aşkı, birbirlerini ilk gördükleri anda kızımızın yüreği dayanamaz ve bayılır, oğlan da gider yardım eder ve o şeklde tanışırlar. Ancak Rum veya Türk olduklarının farkında değillerdir o anda. Romanın başlangıc 1955li yıllara, milliyeçiliğin ve millet ayrımının olmadığı zamanlara dayanır. Sonra yaşanan olaylar neticesinde kaçarlar ve vlenirler. Gerisi ise okuyucuya kalsın.

Diğer kitaplarını nasıl basmayı düşünüyorsun, onlarla ilgili düşüncelerin neler?

Bu kitaptan elde edeceğim gelirle basmak istiyorum, tasarım budur. İkinci kitabım ise bunun tersine üçüncü bir kişinin anlatımı ile yazılmıştır. Bu yani Aşkı Şedit ve Harp daha çok bir günlük gibi ilerlemektedir. İçinde gerçek olaylara da yer verilmiştir. Mesela 8 Ağustos 1964, 20 Temmuz 1974 gibi tarihler. Bunlar gerçek olaylar ve yaşayanlardan birebir duyduğum konular.

Çalıkuşu romanını 35 kez okuduğumu söylemiştim bu ona iyi bir örnektir. Çalıkuşunda geçen Feride yazarın kendisidir. Esasta yaşadığı ve çalıştığı köyü anlatmaktadır. Yazar hayali karakterler üzerinden yaptıklarını ve kendi yaşadıklarını anlatmaktadır. İşte ben de bu tekniğe yer verdim.

Demek ki aramızdan yeni bir edebiyatçı doğuyor, umarım zamanla çok daha iyi noktalara geleceksin.

Yaşadığım daha farklı olaylardan ilham alacağımı düşünüyorum, artık yazmayı sürekli hale getirdim. Canım sıkıldıkça yazıyorum. Küçük bir ilkokul öğrencisiyken yaz tatilimizi kompozisyon şeklinde yazmamız istenmişti. Ben tam on ki sayfa yazmıştım. İlk yazarlık deneyimim bu olabilir. Kompozisyon yarışmasında da birinciliklerim bulunmaktaydı. Dediğim gibi ben anlatmayı seviyorum ama yazarak anlatmayı daha çok tercih ederim.

Gazetelere günlük roman yazmayı düşünüyor musun? Bu önceden var olan bir uygulamaydı.

Çok istedim, çok heves ettim aslında ama yaşımdan dolayı olmadı, kabul görmedi. Bu kitabımı yeni yazmaya başlamış ve en yüksek tirajlı gazetelerden birine başvurmuştum. Tefrika şeklinde gazetede yayınlanmasını istiyordum. Ama yaşımın daha çok küçük olduğu söylenerek ret edildi.  Esas fikrim buydu, nostaljik bir usul olan tefrika çok hoşuma gider.

Kitabının telif hakları konusunda bilgin var mı?

Evet, tüm hakları bana ait ve bu konuda bilinçliyim. Çünkü kitabı bastıran benim ve belgem de vardır. Dahası bu kitapla ilgili başka tasarılarım da var. Bunun bir de senaryo hali de  vardır. Maliyetleri çok yüksek olduğu için kolay değil ama bu kitapta anlatılan öyküyü bir dizi veya bir tiyatro şeklinde de sahneye aktarmak istiyordum, maliyetin yüksekliğini öğrenince bundan vazgeçmek zorunda kaldım.

Ancak günümüz teknoloji çağında cep telefonu ile dizi çekimleri bile duyuyoruz, youtube vb. internet üzerinde yayınlamak mümkün olamaz mı?

Youtube güzel bir fikir, oynayacak oyuncular çevremde var, ama asıl sıkıntı çekim yapılacak yerleri bulabilmektir. Örneğin kitabın başındaki öykü Lefke’de geçmektedir. Orada tasvir edilen evi bulmak veya oluşturmak çok zor. Şehit Cengiz Topelin uçağının vuruluş ve düşüş anı kitapta geçer ki çok önemli bir sahnedir, bunu canlandırmak bizim açımızdan neredeyse imkansız. Belki maketlerle çekilebilir ama kolay olmaz. Ayrıca kostümler konusu da var, belki giyim tarzı çok değişmiş değildir. Fakat televizyonda yayınlanacak bir dizi hem maliyet hem de ciddi bir çalışma ister. Ama bunu yapmayı yani Türkçe ve Rumca iki dilli bir diziyi gerçekleştirmeyi gerçekten istiyorum. Sanırım kitabı tanıtıcı kısa bir filmle başlamalıyım.

Doğukan, sana çok teşekkür ederiz, güzel bir söyleşi gerçekleştirip seni daha yakından tanıdık, tasarılarını öğrendik.

Ben de teşekkür ederim, daha bilmediğimiz neler var kim bilir, hepsinin ortaya çıkarılmasını istiyorum. Ülkemiz Kıbrısı çok seviyorum, Girneyi çok seviyorum ama son halinden hiç memnun değilim. Umarım her şey çok güzel olacak.

Benzer Haberler

Başa dön tuşu