BeslenmeÇevreGenelGündemKıbrısManşetSağlıkToplum

Karaciğer Yağlanması İçin Sağlıklı Beslenme

Dünyada obezite, İnsülin direnci ve diyabetin artması ile beraberinde alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı artmaktadır. Karaciğer yağlanması iki şekilde ortaya çıkabilmektedir. Biri çok fazla alkol tüketimi sonrası diğeri ise alkole bağlı olmayan fakat günlük diyetiniz ve yaşam tarzınızdan etkilenerek oluşan yağlı karaciğerdir.

Senede 90 milyon Amerikalı alkole bağlı olmayan yağlı karaciğerinden sağlık sorunları yaşamaktadır. Bunların başında tip 2 diyabet, kalp sorunları ve karaciğer kanseri ne yazık ki oluşmaktadır.

Karaciğer tüm metabolizmamızı etkileyen bir organdır, karaciğeri etkileyen her şey tüm endokrin sistemi bozmaktadır. Karaciğerimizin en büyük görevi tüm kanı süzüp temizlemek, ayrıca kan sekeri regülasyonunu sağlamak iken, sistemde fazla olan şeker ve insülin ile başa çıkmak adına onları yağa çevirip depolar. Beyinde bulunan ve master regülatör olarak bilinen hipothalamus ayrıca nöroinflamasyon sonucu  karaciğeri etkiler. Bu inflamasyonu etkileyen özellikle en başta şeker ve fazla kilolu olmak, siz obez bir bireyseniz ne yazık ki beyinde nöroinflamasyonları artırmakta ve bu tüm metabolizmayı bozabilmektedir. Vücudu bir bütün olarak görebilmek çok önemlidir.

Şeker, işlenmiş ve hazır gıdalar sebebiyle inflamasyon, obezite ve sonuçta karaciğer yağlanması meydana gelir.

Karaciğer yağlanması karaciğerde bulunan normal hücrelerin yerine orda yağ hücrelerinin yerini alması ile oluşmaktadır, yani hayati önem taşıyan bu karaciğer hücrelerinin yerini yağ almaktadır. Karaciğer bizim vücudumuzdaki toksinlerden ve kimyasallardan kurtulduğumuz yer olduğundan oradaki hücrelere ihtiyacımız bulunmaktadır. Karaciğer sadece bizi kimyasallardan korumaz ayrıca vitaminlerimizin depolandığı, safranın oluştuğu ve kan şekerimizin regülasyonunu sağlayan önemli bir organdır.

Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının dışında ondan bağımsız bir de alkole bağlı oluşan karaciğer yağlanması mevcuttur, özellikle her gün 2 hafta boyunca 40-60ml kadar her gün alkol alınması yanı bir buçuk duble içki içilmesi hemen karaciğerde kendini gösterebilmektedir.

Metabolik disfonksiyonu olan insanlar çoğunlukla belli vitamin, mineral ve sağlıklı omega-3 yağlardan yoksun olan insanlardır. Bunun en büyük sebebi  diyetin büyük bir bölümünün şeker, ultra işlenmiş hazır gıdalardan oluşuyor olmasıdır. Kısa bir sürede bu yiyeceklerden kaynaklı besin emilim problemleri oluşmaktadır. Bu ultra işlenmiş gıdalar yüksek şeker, zararlı katı yağlar ve kalori içeriyor iken besleyici değeri nerdeyse sıfıra yakın olmaktadır.

Peki karaciğer yağlanmasını nasıl teşhis ederiz? öncellikle AST, ALT, GGT gibi kan testleri bizlere karaciğer yağlanmasının habercisi olabilir. Bunun dışında iyi bir ultrason görüntüleme veya MRI görüntüleme ile teşhis konulması önemlidir. Teşhis sonrası özellikle her iki karaciğer yağlanması da geriye döndürmek mümkündür. Özellikle diyetinize yapacağınız önemli ufak değişiklikler ve eklemeler karaciğer yağlanmasını özellikle hızlı bir şekilde geriletir. Her gün glutatyon seviyelerini yükseltebilmek adına mutlaka brokoli, karnıbahar, brüksel lahanası, mor – beyaz lahana ve pazı gibi sülfürden yüksek gıdalar diyete mutlaka eklenmelidir.

Bağırsak mikrobiyotasında oluşan flora değişikliği sonucu yani disbiyosis sonucu, Alkole bağlı olmayan Karaciğer yağlanmasının (NAFLD) önemli bir sebebi olabileceği yönünde bir çok araştırma mevcut. Özellikle kronik karaciğer rahatsızlıklarının en önemli sebebi olarak gösterilen alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması toplumun yüzde 30 unda görülürken obez bireylerde ise bu rakam yüzde 75’lere çıkabiliyor, alkole bağlı olmayan karaciğer rahatsızlığı (NAFLD) birçok insanda asemptomatik seyrederken ne yazık ki yüzde 20’sinde steatohepatit (karaciğerde iltihaplanma ve inflamasyon), siroz ve hepatocarsinom yani karaciğer kanserine yol açabilmektedir. Vücudumuzu bir bütün olarak değerlendirmek çok önemli çünkü bağırsak floramızın bozulması karaciğerimizi yakından ilgilendiren bir konu, özellikle belirli bakterilerin bağırsakta azalıp bazılarının çoğalması sonucunda, bağırsak epitel hücre tabakası ve bağırsaklarda bulunan mukus tabakasında hasarlar meydana gelerek vücudumuzda inflamasyonu arttırmaktadır, özellikle bağırsaklarda bacteroiseteslerde azalma ve clostridium coccoideslerin artması sonucu (NAFLD) alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması artmaktadır!

Ayrıca bağırsak mukoza bütünlüğünden sorumlu Akkermansia Municiphilanın azalması ve bağırsak mukus tabakasının bozulması sonucu vücudumuz daha fazla endotoxemiye maruz kalabilmektedir. Bu aslında halk dilinde bilinen sızan bağırsak sendromu olarak da geçmektedir.

Bağırsaklarımızda milyonlarca bakteri, antimikrobiyal peptid ve bağışıklık hücreleri bulunduğundan bağırsak sağlığımızı dikkate almamız vücudumuzun diğer organ sağlığı açısından çok önemlidir. Bu faktörler karaciğeri direkt olarak etkilemektedir. Peki biz bunun için ne yapabiliriz? Özellikle belli probiyotik suşların (lactobasillus suşlarının) karaciğer parametrelerinden ALT değerlerinde düzelme göründüğü ve diyetinize prebiyotik olarak bilinen inulin ve FOS (fructooligosaccarid ) ekleyerek karaciğer parametrelerinden transaminas değerlenin düzeldiği ortaya çıktı. İnülinden zengin gıdalara bakacak olur isek bu en başta enginar, yer elması, kuş konmaz, sarmısak, soğan, pırasa, az olgun muz, elma, devediken otu gibi gıdalar inülin içerdiğinden karaciğer dostu olarak adlandırılmaktadır!

 

 

Benzer Haberler

Başa dön tuşu